HİZMETLERİMİZ

İmplant

Doğal dişlerimizi kaybetmek ne yazık ki hepimizin taşıdığı bir risktir. İmplant; bu risk gerçekleştiğinde meydana gelen boşlukları gidermek için kemik içerisine titanyum vidalar yerleştirme işleminin adıdır. Vidaların üzerine yerleştirilecek kron, köprü gibi hastamıza uygun diş protezleri ile eksik dişlerin yerini doldurarak doğal görünümü ve fonksiyonu geri kazandırıyoruz.

Çenelerde sondaki dişlerin kaybedildiği durumlarda yani sabit bir protez yapma imkanı kalmadığında ya da hasta hareketli bir protezi tercih etmediğinde ya da protezin ağız içindeki hareketini engellemek gerektiğinde implant tedavisi devreye girmektedir.

Diş eksikliklerinin olduğu bölgelerde zamanla çene kemiğinde erime oluşur. Diş çekimini takiben uygulanan implant, bu erimeyi önemli ölçüde azaltır. Ayrıca, komşu dişlerden destek alınmadığı için geleneksel köprülere göre daha koruyucu bir yöntemdir.

İmplant; baş ve boyun bölgesine radyoterapi uygulanmış kişilerle, kemik gelişimini henüz tamamlamamış genç kişiler dışında, sağlık problemleri olsa dahi ilgili doktorlarıyla yürütülecek konsültasyonlarla devreye sokulması mümkün bir tedavi yöntemidir.

İleri cerrahi uygulama gerektirmeyen standart bir implant uygulaması genellikle iki aşamada gerçekleştirilir:

İlk Aşama:

  1. İmplant yerleştirilecek bölgeye lokal anestezi uygulanarak bölgenin uyuşması sağlanır.
  2. Dişeti dikkatlice kaldırılır.
  3. Daha önceden belirlenmiş olan kemik kalınlığı ve yüksekliğine uygun olarak, implant için kemikte yer hazırlanır ve implant yerleştirilir.

İkinci Aşama:

  1. İmplantın kemik ile bütünleşmesi için kemiğin durumuna ve uygulanan çeneye göre belli bir süre beklenir.
  2. İmplantın üzeri açılarak dişi taklit eden kısım yerleştirilir.
  3. Protez işlemleri tamamlanır.

Gömülü Diş Cerrahisi

Çıkma zamanı gelmesine rağmen çene kemiği içinde kalarak normal konumuna ulaşamayan dişleri genel olarak gömülü diş olarak tanımlamaktayız. Gömülü dişler, tamamen çene kemiği içinde kalabileceği gibi aslında doğru pozisyonuna kavuşmuş olmasına rağmen üzerini yumuşak doku kapattığı için görünmüyor halde de olabilirler.

Gömülü dişler, vücudun gelişim sürecinde ortaya çıkar. Bu nedenledir ki en sık karşılaşılan gömülü diş problemini, alt ve üst yirmi yaş dişleriyle köpek dişi olarak da bilinen kanin dişlerinde gözlemlemekteyiz.

Gömülü dişler kişilerin ağız ve diş sağlığına hatta genel sağlığına zarar verecek şekilde gelişim gösterebilir. Hangi durumlarda gömülü dişlerin çekimi yönünde tedavi uygulanması gerektiğini ise şu şekilde sıralayabiliriz;

1) ÇÜRÜK: Ağız hijyenine dikkat edilmediğinde tükürük, bakteri ve yemek artıkları yarı gömülü dişin etrafında birikir. Bu durum, gömülü dişin veya yanındaki dişin çürümesine yol açar. Bu tür çürüklerin temizlenmesi oldukça zor olup, enfeksiyon riski yüksektir.

2) DİŞ ETİ ENFEKSİYONU: Gömülü dişler yarı gömülü olduğu zaman dişeti altına bakteri birikmesi kaynaklı olarak enfeksiyona neden olmaktadır. Enfeksiyon ise ağız kokusu, ağrı, şişlik ve daha sonraki aşamalarda ağız açmada zorluk yaşanması gibi rahatsızlıklara sebep olabilir.

3) KİST OLUŞUMU: Gömülü dişin etrafında bulunan dokularda gömülü dişe bağlı olarak kist oluşabilir. Kistler ise kemik dokusunun zarar görmesine, çenede genişlemeye ve yakın dişlerin zarar görmesine sebep olabilir. Gömülü dişin çekilmesi bu bölgede ileri seviyede oluşabilecek kistlerin ve kemik kayıplarına kadar varabilecek risklerin önüne geçer.

 

4) ORTODONTİ TEDAVİSİ ÖNCESİ: Genç hastalarda diş kavisini ve diş dizilimini düzeltmek amacıyla ortodonti tedavisi yapılmaktadır. Gömülü dişler çekilmediği takdirde çıkmaya çalıştıkları zaman kendilerine yer bulmak amacıyla özellikle ön dişlerde çarpıklara neden olmaktadır. Ortodonti tedavisinin başarıyla tamamlanabilmesi için öncelikle gömülü diş tedavisinin yapılması gerekir.

5) PROTEZ DİŞ TEDAVİSİ ÖNCESİ: Protez yaptıracak hastaların öncelikle gömülü diş tedavisi görmesi gerekir. Gömülü dişlere müdahale edilmeden protez tedavisine başlanırsa diş etindeki yumuşak dokularda tahriş meydana gelir. Ayrıca ilerleyen zamanda gömülü diş çıkmaya çalıştığında protezin çıkarılması ve yeniden takılması gibi istenmeyen durumlar gelişebilir.

Zirkonyum

Son yıllarda geliştirilen diş estetiği uygulamalarından biri olan zirkonyum dişler, dayanıklılığı ve doğal dişi taklit etme yeteneği sayesinde popüler hale gelmiştir. Yaygın olarak kullanılan metal, porselen ve seramik diş kaplamalarına kıyasla, zirkonyum dişler estetik ve fonksiyonel avantajlar sunar. 

Dişler çeşitli sebeplerle aşınıp yıpranabilir, hatta kırılabilir. Diş çürükleri, yaralanmalar ve yaşlanma, diş hasarlarının en sık karşılaşılan nedenlerindendir. Ayrıca diş sıkmak, diş gıcırdatmak, yanlış kapanma ve sert nesneler çiğneme gibi alışkanlıklar zamanla dişlerin şeklini kaybetmesine ve boyutlarının küçülmesine neden olabilir. 

Zirkonyum dişler, çürük dişlerin tedavisi için kullanılmaz. Ancak diş eti ve kesilmiş dişe iyi uyumlu yapılmış bir zirkonyum kaplama, dişlerin daha fazla çürümesini önleyebilir. Bu sayede hem estetik hem de koruyucu bir çözüm sunar.

Dijital Gülüş Tasarımı

Güzel bir gülümse hiç şüphe yok ki diğer kişilerle kurduğumuz sağlıklı iletişimin en temel yapı taşı. Gülüşünüzden memnun değilseniz, ağız ve diş yapınızla ilgili estetik kaygılar taşıyorsanız, gülüşünüzü saklamak gibi refleksler geliştirdiyseniz gülüş tasarımı aradığınız çözüm olabilir.

Dişlerdeki renklenmeler ve lekelenmeler, aşınmalar veya dişler arasındaki boşluklar gibi birçok problem bu yolla çözülebilmektedir. Gülüş tasarımı, estetik diş hekimliği yöntemleriyle yapılır. Bu yöntemler arasında porselen laminalar, kristal destekli veya zirkonyum destekli kaplamalar, diş beyazlatma ve bonding sistemlerinin kombinasyonları yer alır.

Gülüş tasarımı süreci şu aşamalardan oluşur;

İlk Değerlendirme: Tasarım için fotoğraf ve video çekimlerinin yapılması ve gerekli ölçülerin alınması.

Dijital Analiz: İlk randevuda kaydedilen verilerin hekim tarafından dijital ortamda değerlendirilmesi ve öngörülen gülüşün dizayn edilmesi.

Model Üretimi: Tasarım modeli üzerinden elde edilen silikon kalıbın hastanın dişleri üzerine yerleştirilmesi.

Prova Seansları: Hekim ve hastanın birlikte, hastanın ağzına uygulanan tasarımı incelemesi ve uygun değişikliklerin planlanması. Prova seansları, hastanın gülüş tasarımını doğrudan kendi ağzında görmesini sağlar. Hastanın onayı ile işlemler devam eder, onaylamadığı noktalar belirlenir ve istenen şekilde düzeltilir.

Final Tasarım ve Tedavi: Final tasarımın onaylanması ile belirlenen gerekli yöntemler doğrultusunda tedavilere başlanır.
Bu süreç, hastanın estetik beklentilerini tam anlamıyla karşılayarak, memnuniyet ve özgüven artışı sağlar.

Kanal Tedavisi

Kanal tedavisi, kök kanal enfeksiyonlarını, pulpa (dişin içerisinde yer alan sinir ve kan damarlarının geçtiği bağ doku) iltihaplarını ve dişin iç yapısındaki diğer sorunları tedavi ettiğimiz bir yöntemdir. Bu tür sorunları genellikle ağrı, hassasiyet ve diş apsesi gibi belirtiler eşliğinde gözlemleriz.

Endodontik tedavi, enfekte veya hasar görmüş pulpayı çıkartarak, kanalları temizleyerek dezenfekte etme ve daha sonra bu kanalları dolgu malzemeleriyle doldurma işlemidir. Kök kanal tedavisi genellikle birkaç seansta tamamlanabilir. İlk seansta pulpa çıkarılır ve kök kanalları temizlenir. Ardından, bir sonraki seansta kök kanalları dezenfekte edilir ve doldurma işlemi gerçekleştirilir.

Bu tedavi sayesinde, dişin içindeki enfeksiyonlar ortadan kaldırarak, dişin işlevi ve sağlığını yeniden kazanmanızı hedefleriz. Tedavi süresi, enfeksiyonun şiddetine, dişin konumuna ve karmaşıklığına bağlı olarak değişebilir. Kök kanal tedavisi sonrasında, dişin restorasyonunu tamamlayarak dişin doğal görünümünü geri kazandırırız.

Dolgu

Diş dolgusu, çürümüş, çatlamış veya kırılmış dişlerin çeşitli materyallerle restore edilmesi işleminin adıdır. Restoratif diş tedavisi, dişin sert dokularında çürük veya çürük dışı sebeplerden meydana gelen madde kayıplarını onaran, kaybedilmiş estetik ve fonksiyonellik özelliklerini kişiye yeniden kazandırmayı hedefleyen bir bilim dalıdır. Ayrıca Estetik Diş Hekimliği alanıyla diş şekillerinin ve renklerinin daha estetik bir görüntü elde edilecek şekilde müdahalesini de kapsayan bir bilim dalıdır.

Çoğu kişiye daha estetik bir gülümsemeye sahip olmaları amacıyla uyguladığımız bir tedavi yöntemi olsa da ağız ve çene yapısında travmatik bir kaza sonucu gelişen deformasyonlar da restoratif tedaviyle düzeltilebilir.

Restoratif tedaviden yararlanmayı düşünebileceğiniz durumları şu şekilde sıralayabiliriz;

  • Diş eti sorunları yaşıyorsanız
  • Dişlerinizde kalıcı leke sorunları varsa
  • Diş yapınızda bozukluklar varsa
  • Diş kaybınız varsa
  • Diş kırıklarınız varsa
  • Dolgu sorunu yaşıyorsanız
  • Dişlerinizi beyazlatmak istiyorsanız
  • Estetik bir gülüşe sahip olmak istiyorsanız
  • Geriatri ve onkoloji hastalık durumlarında

Çocuk Diş Hekimliği

Bebeğin 6. ayından 3 yaşına kadar süt dişleri çıkar. Bu dönemde çocuğun ağzında 20 süt dişi bulunur. Süt dişleri yapısal farklılıklarından dolayı hem aşınmaya hem de çürümeye çok daha yatkındır.

Ortalama olarak 6 yaşından 13 yaşına kadar olan dönemde ise süt dişleri yerlerini kalıcı dişlere bırakır. Bu yaş döneminde ağız içinde hem süt dişleri hem de daimi dişler olduğundan karışık dişlenmenin söz konusu olduğu bir geçiş aşaması yaşanır. Süt dişlerindeki çürümeler daimi dişlerin sağlığını olumsuz etkiler.

Doğumdan ergenliğe kadar tüm çocuk hastalarımızın ağız ve diş sağlığını korumayı, ortaya çıkabilecek çeşitli problemleri önlemeyi, hastalık ve anomali durumlarını erken dönemde tespit ederek ilerlemelerini önlemeyi, ağız ve diş sağlığı sorunsuz yetişkinlere dönüşmelerine katkı sunmayı en önemli klinik misyonlarımızdan biri olarak ele almaktayız.

Diş Taşı Temizliği

Diş taşı, dişler üzerinde biriken bakteri plağının tükürük mineralleriyle sertleşmesi sonucu oluşur. Eğer diş taşları temizlenmezse, dişeti iltihabına neden olabilir. Dişeti iltihabının ilk belirtisi genellikle dişeti kanamasıdır ve bu durum, ağız kokusunun da önemli sebeplerinden biridir.

Diş taşları düzenli olarak temizlenmezse, dişetinin içine doğru ilerlemeye devam eder ve dişi destekleyen dokulara daha fazla zarar vermeye başlar. Bu durumda, dişeti iltihabı diş köküne doğru yayılabilir. Sağlıklı dişeti dokusu normalde dişe sıkıca yapışıkken, kök yüzeyinde biriken diş taşları, dişetini dişten ayırarak dişlerin etrafında “cep” adı verilen boşlukların oluşmasına yol açar. Bu cep boşlukları 3-5 mm derinliğe ulaşabilir ve bu bölgelerin temizliği için küretaj işlemi gereklidir. Küretaj işleminde, lokal anestezi uygulanarak kök yüzeyleri ve dişeti cebinin içindeki iltihaplı dişeti dokusu temizlenir, böylece dişetinin kök yüzeyine yeniden yapışması sağlanır.

Diş taşı temizliği (detertraj) dişlere zarar veren bir işlem değildir. Asıl zarar veren, diş taşlarının kendisidir. Diş taşları temizlenmezse, dişeti çekilmesiyle başlayan kayıplar ve çene kemiğinin erimesiyle devam eden ciddi dişeti hastalıklarına neden olabilir, hatta diş kayıplarına yol açabilir.

Diş Beyazlatma

Diş beyazlatma, dişlerin rengini açmak ve daha beyaz bir görünüm elde etmek için uygulanan bir işlemdir. Bu işlem, dişlerin daha estetik bir görünüme kavuşmasını sağlayarak, renk değişikliklerini gidermeye yönelik bir tedavi yöntemidir.

Diş hekimi kontrolünde yapılan beyazlatma işlemi güvenli bir prosedürdür ve herhangi bir zararı yoktur. Dişlerdeki renklenmeler ve ihtiyaçlar kişiden kişiye farklılık gösterebilir, bu nedenle size özel bir tedavi planı oluşturmak için ağız ve diş sağlığı taramanızı dikkatlice yapmaktayız.

Dişlerdeki renklenme çeşitli faktörlerden kaynaklanabilir. Bu faktörleri şu şekilde sıralayabiliriz:

  • Yiyecek ve İçecekler: Kahve, çay, kırmızı şarap gibi içecekler dişlerde leke oluşturabilir. Aynı şekilde, renkli soslar, meyve suları ve baharatlı yiyecekler de dişlerin renklenmesine neden olabilir.
  • Sigara ve Tütün Ürünleri: Sigara içmek ve tütün kullanmak dişlerde sararma ve lekelenmeye yol açabilir. Nikotin ve diğer kimyasallar diş minesine yapışarak renk değişikliklerine neden olur.
  • Yetersiz Ağız Hijyeni: Dişlerin düzenli ve etkili bir şekilde fırçalanmaması, diş plağı birikmesine ve tartar oluşumuna yol açar. Tartar, sarı veya kahverengi bir görünüm oluşturarak dişlerin renklenmesine olumsuz katkı sunar.
  • Yaşlanma: Yaş ilerledikçe diş minesinin beyazlatıcı etkisi azalır ve dentin tabakası daha belirgin hale gelir, bu da dişlerin daha sarı veya koyu renkte görünmesine neden olur.
  • Genetik Faktörler: Genetik olarak bazı insanlar dişleri daha beyaz veya daha sarı olmasına yatkındır. Genetik faktörler, dişlerin renklenmesinde önemli bir rol oynar.
  • Travma veya İlaç Kullanımı: Diş travması veya uzun süreli bazı ilaç kullanımları (örneğin tetrasiklin) dişlerde renk değişikliklerine yol açabilir.
  • Diş İçi Enfeksiyonlar: Diş kökü enfeksiyonları veya diş çürükleri gibi diş içi sorunlar, dişlerin renklenmesine neden olabilir.

Mega Diş Çanakkale Ağız ve Diş Sağlığı Polikliniği

Sağlığınızı ve gülüşünüzü ön planda tutan uzman ekibimizle, Mega Diş Çanakkale olarak ağız ve diş sağlığınızı en üst düzeyde tutmayı amaçlıyoruz. Modern tıbbın sunduğu en son teknolojileri ve uzmanlığımızı birleştirerek, size kişiselleştirilmiş ve etkili çözümler sunuyoruz.

Politikalarımız